5 Nisan 2015 Pazar
Mutlu Anne Mi? Devleşen Çocuk mu?
Ağlama krizleri, oyuna olan tatminsizliği hele migrenim tutmuşsa karşımda sanki bir dev böğürüyor bu ses bu hırçınlık bu bebeden mi çıkıyor diyorum ağrım olunca yada canım sıkkın olunca çocuğun yaptığı en ufak bir hareket gözüme kocaman geliyor yeri geliyor sinirleniyorum sonu vicdan azabıda olsa seste bir yükselme oluyor. İşte bazı durumlarda Yiğit bana dev gibi görünüyor ama ben ne zaman sakin olsam ağrım sızım olmazsa Yiğit o kadar uysal. Bu fotoğraf gayet eğlenceli bir günde çekildi hatta çocuk öyle güzel söz dinlediki çünkü anne mutlu çocuk mutlu ordan oraya koşturuyoruz yoruluyoruz ama eğleniyoruz eve geldik fotoğrafı görünce tam da bu yazdıklarım geçti aklımdan. Ne kadar anne-babayız desek, ne kadar sınırlarımızı çizsek, ne kadar kendimize zamanda ayırsak bile bu minik bedenler hayatımızın tamamını kaplamıyor mu? Belli bir yaşa getirene kadar kendimize ayıracağımız zamanı bile ona göre ayarlamıyor muyuz? Yeri geliyor saatlerce çişimizi tutuyor, aç yada uykusuz kalmıyor muyuz? Ben ne zaman yorgun ve mutsuz olursam Yiğit'in yaptıkları, onun için yapmam gerekenler gözümde o kadar büyüyor ki. Bir üşengeçlik hali oynadığım oyundan sıkılma durumları, yemek bile yapmak istemiyor canım çocuk olmasa yapmayacağım.
İlk zamanlar Yiğit'i anneanne, babaanne ve babasına emanet edip dışarı çıkmak istemiyordum güvensizlik değil yeri gelir benden daha iyi bakarlar ama şu kontrolcülük beni öldürüyor evet evet kesinlikle ömrümü kısaltıyor. Çocukla ilgili evle ilgili tüm kontrolün bende olması lazım. Yiğit 1 yaşına gelince bırakıp çıkmaya başladım hadi bıraktım dışarı çıktım elli kere mesaj atar elli kere arardım 23 ay anne sütü aldı 3-4 saatten fazla ayrı kalamazdım. Telefonun çekmediği yerlere gitmek istemezdim aradığım an açılacak o telefon diye de tembihlerdim açılmayınca eyvah bir şey olduya bağlardım.
Şimdi kendi kafama vura vura şunu öğrendim mutlu anne mutlu çocuk felsefesinin sınırları içinde takılıyorum. İlla dışarı çıkıp sinemaya gitmek, anne-baba saati yapmak, arkadaşlarla buluşmak değil ufacık bir hobiniz olsun açık söyleyeyim bende hobi bol resim yapmayı bıraktım malzeme almaya üşendiğim için ama evdeki dekoratif eşyaların rengiyle oynarım, keçeyle uğraşırım, olmadı mutfağa sararım. Anne olunca bedenen dinlenmenin yanında zihnen de dinlenmek gerekli işte böyle zamanlarda elimin işlemesi beni rahatlatan. Eskiden o uyuduğunda ütü yapayım, dur şurayı toplayayım diyordum şimdide diyorum tamam yapıyorum da ama bazen elindekini sakince bir yere bırak ve şuan kendin için bir şeyler yap dediğimde oluyor. He bir de artık Yiğit'i uyuttuktan sonra veya gündüz bir kaç saat bırakıp kaçamak yapınca vicdan yapmıyorum sadece çok özlüyorum. Uzun lafın kısası olumsuz olduğum zamanlarda problem çözemem, pratik düşünemem şalteri indiririm kendi içime kapanırım bu durumlarda kendimi en aciz hissettiğim an bu durumu Yiğit'e yansıtmam aslında bu kendinize yapın dediğim iyiliklerin de büyük bir kısmı yine çocuk için böyle bir kısır döngü. Ben bir karar verdim elbet hayatımda üzücü şeyler yaşayacağım bazısının telafisi olacak bazısının olmayacak, illaki kayıplar yaşayacağım, maddi ve manevi, sağlık sorunları her dönem yaşayabileceğimiz durumlar ama görüyorum ki ufacık şeylerden mutsuz olup mutsuz edenler, yada biriktirip biriktirip bunu bir yumak haline getirenler ki çoğul konuşmayım bende böyleydim önce sorunla yüzleşmeyi sonrada ne yapabilirim diye düşünmeyi yada kendim için bir şey yapınca suçluluk duymamayı öğrendim mutsuzum diye bir kenarı çekilip etrafımdaki herkes mi mutlu yeaa yerine bana ne iyi gelir dedim.
Benim mutlu olmam lazım ki mutlu bir eş mutlu çocuğum olsun. Mutlulukta, mutsuzlukta bulaşıcı sadece bunlarla kalmayıp etrafınızdaki negatif insanları da şöyle bir eleyin yada ilişkinize bir sınırlama getirin. Birde elinizdekilerin kıymetini bilmeyi ihmal etmeyin ve sık sık kendinize hatırlatın dememe gerek yok değil mi? Önce kendinizi dinleyin sonra harekete geçin...
0 yorum