Eskiden deniz, kum, güneş, şezlong tatilde anahtar kelimelerdi :) Bu sene Yiğit ile üçüncü yaz tatilimiz eşim işlerinin yoğunluğundan geçen sene bize dahil olamamıştı bu sene ise muallakta :) Hiçbir şey eskisi gibi değil çocuk izin verdiği sürece uyur, yüzer güneşlenir, bir iki sayfa kitap okursun. O pusette uyurken sesini daha kolay duymak için bazen müzik bile dinlemek istemezsin.Bangır bangır dinlemediğim sürece tat alamadığımdan bizde durum bu :)
Şezlonga uzanıp istediğiniz bir tene sahip olacağınızın, istediğiniz zaman denize gireceğinizin hayalini kurmazsanız sizden mutlusu yok.
Plajda uyanık olduğu saatler içinde onunla kumdan kale, havuz, arabaları için yol, birbirinizi yıkama, denize taş atma gibi oyunlar oynarsanız da çocuğunuzdan mutlusu yok.
Veya benim gibi tatile gittiğiniz şehirlerde güzel dostlar edinin siz yüzerken bebenize bakan :) Gerçi benim anneanne Ayvalık, kayınvalide Antalya, kayınpeder Bodrum'da olunca torpilim bol oluyor :)
Çok soran oldu tek başına nasıl cesaret ettin tatile gitmek için diye işte size yanıtı. Pek bir beklentim yoktu maksat İstanbul'dan kaçmak, kayınpederimi görmekti. İstanbul'da çocukla tek başıma gezmeye gitmekten daha kolay tatil yapmak hele ki Bodrum'da :) Çoğunlukla ben onun uyku ve yemek saatlerine göre plan yapınca huysuzluk yapmasına pek fırsat kalmadı. Karnı tok ve uykusunu almış bir şekilde plajda eğlendik :) Yiğit biraz garantici yanımdan pek ayrılmadı deniz kıyısına tek başına pek gitmek istemedi. Evde oyalamaktan daha kolaydı ikimizin tatil yapması.
İştah, uyku ne varsa düzene girdi bunların İstanbul'a dönünce tam tersi olacağını bildiğimden o anın tadını çıkarttım :) Çocuk ilk üç gün havasına suyuna alışana kadar sürekli yemek yedi. Hele bir gün iki tabak mantı, 9 kutu süt, sabah kahvaltısı, 6 köfte, 2 mısır ağzı boş kaldığı zamanlarda da meyve yedi :) Sabah 9 da uyanıyor akşam en geç 21:00 da sızıyordu. Öğleden sonra denize iniyorduk bazen inerken pusette uyuyor bende 1-1.5 saat uyuduktan sonra uyandırıyordum. O arada ben cuppa suya tabi iskelenin etrafından uzaklaşıp açılmadan Yiğit mık dese sesini duyabilecek şekilde yüzüyordum. Biraz da güneşleniyor soğuk bir şeyler içip Yiğit'i uyandırıyordum. Uyandığı gibi mısırcıya koşup mısır vaa mıı ? diye sorduktan sonra mısır yiyor hadi yere düşen mısırları balıklara vereceğiz bahanesiyle denize sokuyordum. Aslında aldığım mini baby kolluklarına da güvenmiştim en azından o onlarla yüzer bende etrafında takılırım diyordum ama suya 9 gün boyunca tam olarak alışamadığı için kollukları reddetti.
Arada bir inatlaşmalarımız olsa da tam tatil arkadaşı olmaya başladık bile :)Bodrum'da ig annelerinden Mine, Dilek, Tuğba ve Dileks ile sık sık bir araya geldik inanılmaz güzel ağırlandım.
Yolculukta ise uçakta kendi koltuğuna oturmak istemediği gibi kucağımda da kemerini bağlatmadı o zaman yeni aldığım daha önce hiç görmediği bir oyuncak devreye girdi :) Verilen boyama ve hikaye kitaplarındaki karakterlere şapka, gözlük eline çanta çizelim derken zaten 1 saat çok çabuk geçti :) Şimdi bizi Ayvalık ve Antalya seyahatleri bekliyor :)
Canım birbirinden güzel fotoğraflar... Ve harika geçmiş bir tatil... Çocuklar İstanbul'un karmaşasından uzaklaşınca çok mutlular... aynı durum bizde de.... Görüşüp konuşamadık ama bu postunda ayrıntıları öğrendim... Hadi sana yine iyi tatiller....
YanıtlaSil